6 Şubat 1971 tarihli SES dergisinde yer alan yazıda Türkan Şoray'ın sinemaya başlaması anlatılıyor.
Türkan Şoray ilk filminden sonra bir yıl boyunca da hiçbir film teklifi almamıştı
Türkan Şoray'ın 3. Levent'te, Sümbül Sokağı'ndaki 47 numaralı evindeyiz. Yeşilçam'ın "Taçsız Kraliçesi"nin, Türk sinemasının efsane kadınının üzerinde siyah bir tuvalet var. Bembeyaz dişlerini ortaya çıkaran tatlı bir gülümseyişle sinemadaki ilk günlerini anlatıyor. Kah dalarak, kah düşünerek...
Yandaki resimde Türkan Şoray ilk filmi "Köyde Bir Kız Sevdim"de Zeki Çan ile görülüyor
- "1960 yılında Fatih Kız Lisesi'nin sekizinci sınıfına devam ediyordum. En büyük emelim okumak, öğretmen olmaktı. Derslerime muntazaman çalışıyor, tahmin ediyorum, öğretmenlerim tarafından da seviliyordum. O günlerde bizim mahallede Emel Yıldız(*) diye bir kız arkadaşım vardı. Bir filmin başrolünde oynamaya hazırlanıyordu. Aldı, beni de sete götürdü. önce gitmek istemedim 'Ailem duyarsa çok fena olur' dedim, dinletemedim. Hayatımda gördüğüm ilk film seti bir tuhaf geldi bana. Ne yalan söyleyeyim, insanlarına ısınamadım bir türlü. Sıkıldım, utandım. Ve bir köşeye çekilip beklemeye başladım."
- "Fakat ne oldu anlayamadım, yarım saat kadar sonra sette bulunan bazı insanların bana bakıp birşeyler konuştuklarını hissettim. 'Acaba bir kabahat mi yaptım' diye düşündüm kendi kendime. Biraz sonra yanıma gelip benimle konuşmaya başladıkları zaman anladım ki, beni beğenmişler ve arkadaşım Emel Yıldız'ın oynayacağı başrolde oynatmaya karar vermişler..."
- "Hemen itiraz ettim. 'Olmaz. Arkadaşıma yapamam bu kötülüğü, ayıp olur, yüzüne bakamam. Fakat dinleyen kim? Herkes benim oynamamda ısrar ediyor. Bilhassa rejisör Türker Inanoğlu. 'Olmaz Türkan Hanım' diyor, 'Bu rolü muhakkak siz oynayacaksınız. İnanın bana, tam bu rol için yaratılmışsınız' Yeminler ediyor 'İleride büyük yıldız olacaksınız' diye... Sonunda galip çıkan onlar oldu. Kabul ettim tekliflerini ve 'Köyde Bir Kız Sevdim'le sinemaya başladım."
İLGİLİ YAZILAR:
- Anılarda Kalan YEŞİLÇAM
- Bugünkü Türkiye'den Bakıldığında Ne Kadar da Masumlar: Yeşilçam'ın Kötü Adamları
- Yeşilçam'ın birbirinden garip filmleri
- Yeşilçam'ın En Cömert Kadınları
- Yeşilçam'ın yıldızları hangi filmle ünlü oldu?
- Sımsıcak Yeşilçam Günlerinde Çekilmiş Çok Nadir Resimler
- Yeşilçam filmlerinden neden sıkılmıyoruz?
- "Başladım ama önce ev, sonra öğretmenlerim ayağa kalktı. Rahmetli dedem başta olmak özere annem ile babam artist olmama şiddetle itiraz ettiler. Hele dedem... Hiç unutmam, bir gün beni karşısına aldı 'Bak kızım, daha 15 yaşındasın. Hayatı, insanları tanımazsın. Seni oralarda kötü yola düşürürler. Aile şerefimiz iki paralık olur sonra' dedi. Ama onların düşündükleri gerçekleşmedi, aile şerefimizi iki paralık etmedim."
Yandaki resimde Türkan Şoray sinema kariyerinin ilk yıllarında görülüyor.
Türkan Şoray, soluğunu tazeleyen bir atlet gibi derin bir nefes alıyor. Bir an duruyor, gülerek bize bakıyor. 'Nasıl sinemadaki ilk günlerim enteresan değil mi?' gibilerden... Sonra kaldığı yerden tekrar başlıyor anlatmaya:
- "Artist olmamı istemeyenler sadece ailem değildi. Bu kararıma öğretmenlerim de çok üzülmüşlerdi. Bir gün müdür bey beni çağırdı 'Bak kızım, sana biraz daha müddet verelim, iyi düşün taşın' diye nasihat etti. 'Okusan daha iyi edersin. Artistlik boş şey. Kendini heba etme. Elimizde büyüdün, yazık olur sana' dedi."
- "Aileme ve öğretmenlerime hak vermeme rağmen dönemiyordum verdiğim karardan. Hele ilk filmimden aldığım 500 lirayı düşündükçe geceleri uykum kaçıyor, içimi kazanmak, çok para kazanmak, şöhret olmak hırsı kaplıyordu. Ve bu hırs gittikçe büyüyordu beynimin içinde. Ancak o günlerde moralimi bozan birçok olay oldu. Şimdi bana bir filmim İçin 75 bin lira verip yılda dört film yaptıran bir büyük prodüktör, stüdyosunda tecrübe filmi çektirdi. Sonra öğrendim ki, beğenmemiş yüzümü. 'Bu kızdan pek öyle büyük bir şey olmaz' demiş. Nitekim, aylarca cevap beklediğim halde aramadılar beni. Anlayacağınız ilk filmimden sonra bir yıl hiç kimse oynatmadı beni filmlerinde."
- "Bu sıralarda parasızlıktan dudağıma ruj, ayağıma çorap alamadığım günler olmuştu. Aç kaldığımı bile hatırlıyorum. Derken bir gün Nevzat Pesen'in beni aradığını söylediler. Başrolünü Sunay Uslu'nun oynadığı 'Aşk Rüzgarı' filminde ikinci derece bir rol varmış bana göre. çarnaçar boynumu büküp razı oldum. Başka çarem yoktu. 400 lira para alacaktım. Bu ikinci filmimden kalan tatlı bir hatıram da o yılların en ünlü kadın oyuncusu Muhterem Nur'dan imzalı fotoğrafını istememdir. O fotoğrafı hala tatlı bir hatıra olarak saklarım."
Yandaki resimde Türkan Şoray, kaderini değiştiren "Aşk Rüzgarı" filminde Suna Pekuysal (solda) ve Sunay Uslu (sağda) ile birlikte görülüyor.
- "İkinci filmimin kaderimi değiştirdiğini söyleyebilirim. Zira, sinemacılar Nevzat Pesen'e gidip, 'Sende akıl yok mu hiç? Türkan Şoray dururken Sunay Uslu'ya başrol verilir mi?' demişler. Bu arada sinemalarda bazı seyirciler de lehimde tezahürat yapmışlar. Neticede Nevzat Pesen üçüncü filmim 'Utanmaz Adam'da bana başrol verdi ve şansımı değiştirdiği gibi moralimin düzelmesine de sebep oldu."
- "Arkasından 'Dikenli Gül', 'Otobüs Yolcuları', 'Acı Hayat' geldi ve ismim afişlerde, jeneriklerde başlara doğru yükselmeye başladı. Bu arada bazı rol arkadaşlarım beni kıskanmaya, afaroz etmeye kalktılar. Yani doğmadan öldürmeye çalıştılar. Bunlardan biri de o yılların 'Kral'ıydı. Ama Allah büyük. Gün geldi, ben onu afaroz ettim. (Türkan Şoray burada isim vermese de, biz Ayhan Işık'ı kastettiğini öğrendik. Ayhan Işık, Acı Hayat filminden sonra "Bir daha Türkan Şoray'la oynamam" demiş.)"
- "Yeşilçam'da günden güne gücümün kuvvetimin arttığını hissediyordum. Fiyatım füze hızıyla artıyor, gelen tekliflerin sayısı daima artıyordu. Birşeyler yapmam lazımdı. çünkü, çok çekmiştim ve inişin yükselişten çok daha kolay olduğunu biliyordum. İşte o sırada 'Türkan Şoray kanunları' denen şeyler geldi. Ben ortaya kanun falan koymamıştım, sadece 'Ben şu, şu şartlarla çalışırım' demiştim. Aslına bakarsanız bu benim icadım değil, Türkiye'de de, dünyada da oyuncuların genel ve özel şartları var. Ama benim ileri sürdüğüm özelşartlar 'kanun' diye adlandırıldı, sonra aleyhime garip bir kampanya açıldı. Hayretler içindeydim. Ben yıllarca film setlerinde başka oyuncuların koydukları şartlara uygun olarak çalışmış, hiç ses çıkarmamıştım. İki filmde görünen bir hanım üçüncü filmine başlarken protüktöre 'Soyunmam' diye dayatabiliyordu. Ama aynı şeyi ben söyleyince, 'Kanun koydu' diye ortalık ayağa kaldırılıyordu. Dönüşü olmayan bir yerdeydim ve tek şeye, sadece seyircinin sevgisine dostluğuna güveniyordum. Beni yalnız bırakmadılar, kuvvet oldular ve aleyhime açılan bütün kampanyalara rağmen özel şartlarım devam etti."
Yandaki resimde ise Türkan Şoray'ın yer aldığı ilk dergi kapaklarından birini görüyorsunuz.
İşte Türk sinemasının bir numaralı kadınının Yeşilçam'daki ilk günleri böyle. Tesadüfle, acıyla, ıstırapla ve heyecanla dolu. Onun da sinemadaki ilk günleri tıpkı diğer şöhretlerin ilk günleri gibi. Türkan Şoray'a veda edip evinden ayrılırken son sözleri şunlar oluyor Yeşilçam'ın efsane kadınının:
- "Beni sevenlere, sevmeyenlere mecmuanız vasıtasıyla kucak dolusu sevgiler, saygılar. En iyi günler onların olsun."
Ses Dergisi 6 Şubat 1971)
(*) Emel Yıldız, sonrasının hayvan hakları savunucusu Panter Emel olarak tanındı.