Ses dergisinin 16 Ekim 1971 tarihli sayısından alınmıştır
Yıllardır hep "Yeşilçam" der dururuz. Yeşilçam bir zamanlar Türk sinemasının kalbinin attığı bir sokağın adıydı... Sonra film yapımı arttı, şirketler çoğaldı, eskiden Yeşilçam Sokağı'nda bir tek odada yerleşen film şirketleri Beyoğlu'nun karşı kıyısındaki büyük, modern hanlara taşındı. Tek odaların yerini; işletmesi, deposu, müdüriyeti vesaire bölümleri olan büyük bürolar aldı. Değişmeyen sadece Yeşilçam adıydı... Şimdi Yesilçam dediğimiz zaman sadece Emek Sineması'nın bulunduğu Yeşilçam Sokağı'nı değil, bütün film şirketlerini sinesinde barındıran bir "ada"yı anlıyoruz. Bu yazıda, Yeşilçam'ı sizlere bir başka cephesiyle tanıtıyoruz...
Yeşilçam Türkiye'nin hayal fabrikası... Film şirketlerinin, filmcilerin bulunduğu sokaklar... Türkiye'nin dört yanında akşam kapısı kapanan nice evde, kızlı erkekli genç buranın hayalini kurar... İsimsizlere "şöhret", fakirlere "para" kazandıran sihirli bir ülkedir sanki Yeşilçam... Edirne'den, Kars'a, Samsun' dan, Gaziantep'e kadar Türkiye'nin her yerinde, her gün milyonlarca insan bu sokaklarda düşünülen, buralarda yapılan filmleri seyreder. Yeşilçam, filmciliğin merkezidir.
YEŞİLÇAM NERESİDİR?
İstanbul'da, Beyoğlu'nda bir sokağın adıdır Yeşilçam... İstiklal Caddesi'nde Rüya ile Lüks sinemalarının arkasındaki sokak... Sokağa girersiniz, biraz ileride "Yeni Komedi" Tiyatrosu vardır. Sonra Emek Sineması; karşısında da Yeni Ar Sineması... Sonra sokak ileride, taa Pesen Film'in orada aşağıya kıvrılır, dört apartman boyu devam ettikten sonra tekrar sağa döner... Eskiden, 1945-50 döneminde bütün film şirketleri bu sokakta imiş. Sonra, yıllar geçmiş, Yeşilçam Sokağı'ndaki film şirketleri yavaş yavaş buradan ayrılmışlar, İstiklal Caddesi'nin öteki yanına, Kuloğlu Sokağı'yla Ahududu Sokağı arasındaki adaya taşınmaya başlamışlar.
Bugün "Yeşilçam" dediğimiz zaman artık tek bir sokağı değil, bir semti murat ediyoruz. İstiklal Caddesi'nde Taksim'le Galatasaray'ın tam ortasını bulun, buradan iki tarafa 40'ar metre gidin (Ağacamii - Atlas Sineması arası) bu noktalardan da sağa ve sola 50'şer metre içeri girin... "Yeşilçam" bu dikdörtgendir işte. Filmciler, yazıhaneler, şirketler, işletmeler hep buradadır. Yeşilçam, İstanbul'un en renkli, en enteresan yerlerinden biridir... Burada hemen hemen herkes tanır birbirini. Film aleminde yardımlaşmalar burada yapılır, "kazıklar" burada atılır, dostluklar, düşmanlıklar burada yaşanır...
Sabahın erken saatlerinde uyanır Yeşilçam... Öğleden sonra saat 15.00- 16.00 sıralarında bir hareket, bir canlılık daha gelir bu sokaklara... Sabahleyin işe çıkan ekipler Yeşliçam'a dönerler. Sonraki saatlerde yazıhanelerde, kahvelerde iş konuşulur, anılar anlatılır. İnsanlarıyla, insan ilişkileri, tipleri ile bir renkli yerdir Yeşilçam
KAHVELER YEŞİLCAM'IN İRTİBAT BÜROSUDUR
Yeşilçam dediğimiz ve Galatasaray'la Taksim arasında yer alan ara sokaklarda kahveler çok önemlidir. Randevular bu kahvelerde verilir, mesleki dertlerin çoğu bu kahvelerde dile gelir, prodüksiyon amirleri filmlerde oynatmak için aradıkları karakter oyuncuları ile kavgacıların çoğunu buralarda bulurlar. İşin enteresan tarafı kimin hangi kahveye gittiği bellidir.
Danyal Topatan hep aynı kahveye çıkar örneğin... Onu aradınız mı, hemen o kahveye gidersiniz. Eğer gözleriniz ona rastlamazsa korkmayın. Ocakçı bilir o anda Danyal'ın nerede olduğunu. İsterseniz not bırakırsınız, akşam gelince söylerler. Kahveler sinemamızda bir nevi irtibat bürosu görevi yaparlar, anlıyacağınız.
İşte "Yeşilçam kahvelerinden" iki resim... Solda üstte "Ata'nın Kahvesi" diye bilinen yer... Rahmetli Ahmet Tarık Tekçe zamanında hep bu kahvede, şimdi resminin asılı olduğu yerin altındaki sandalyede otururdu. Ahmet Tarık'ın büyük fotoğrafının yanındaki iki fotoğraf ise Ayhan Işık'la Turgut Özatay'a ait... Aşağıdaki resim yine bu kahvelerden birine ait. Kahvenin adı "Sanat Kahvesi", sahibi karakter oyuncularından Behçet Nacar... İşte, Behçet ocağa geçmiş, bir meslektaşına çay yapıyor.
ONLAR YEŞİLÇAM'IN HER ŞEYİDİR: FERDİNANT MANUKYAN, MUAMELECİ ESKENAZİ
Sinema çevrelerinin en popüler, en ünlü ve en çok konuşulan adamlarından biri de Ferdinant Manukyan'dır (solda). Ferdinant Manukyan, Yıldız Film Stüdyosu'nun sahibidir, ama Yeşilçam'daki popülaritesini daha çok, asıl işi olan "bankerliği" ile yapmıştır. "Bonkör" bir "bankerdir" Ferdinant Manukyan. İşletmelerden toplanan senetler ona verilir, ondan alınan nakit paralarla da filmler yapılır. Hani Manukyan sinemadan çekilse, herhalde Yeşilçam'da yıllık yapım sayısı en azından 50 film eksilir.
Bu da Yeşilçam'ın iş takipçisi Eskenazi... Eskenazi bazı formaliteleri çok iyi bilir. Örneğin bir şirketin ham filmleri gümrüğe geldiğinde akla hemen o gelir ve "Muameleci Eşkenazi" az bir ücretle işi takip eder. Gerekli formaliteleri bir bir yerine getirir. "Bu ne iş?" demeyin. Malum, iş bilenin kılıç kuşananındır (solda).
YEŞİLÇAM ÇOK ERKEN UYANIR...
Yeşilçam sokaklarında hayat, tanyeri ağarınca başlar, "Sabahın Körü" dediğimiz bir saatte yani... Saat sabahın 6'sı... Sokaklarda inlerle cinler "çiftkale" maç yapıyor! Komedyen Cevat Kurtuluş'la eşi Meral Kurtuluş işe gidiyor (sağda). Set Beyoğlu'nda, Sohban Koloğlu'nun platosunda... Ellerindeki çantalarda da filmde giyecekleri kıyafetler var.
Bu resmin enteresan bir yanı daha var. Efendim, "Yeşilçam" sokağında çam falan yoktur tabii... Sokakta "yeşillik" namına tek şey, bu fotoğrafta gördüğünüz asma dallarıdır. Evet, şarkılara konu olan bildiğimiz üzüm asması.
AFİŞLER VE ÖTESİ
İlanlar, afişler, pankartlar... Yeşilçam sokaklarında çokça rastlanır bunlara. Şimdi diyeceksiniz ki "Reklam yapılacaksa buralarda mı yapılmalı?" Öyle ya, bu sokaklarda zaten hep filmciler var ve bizim filmciler - elhak - rakiplerinin bırakın ne yaptığını, ne zaman nefes aldığını bile kollarlar! Öyle ama bu afişlerin asıl maksadı başkadır, işletmeciler de bu sokaklardan geçerler... Ola ki gözlerine çarpar, birinci maksat bu... İkincisi yapılan herhangi bir filmi ilan etmek, "Ben yapıyorum, siz yapmayın! " demek...
YEŞILÇAM BURADA GİYİNİR
Mahyacı Sokak'ta, Güney, Gaye, Uğur, Akün film şirketlerinin bulunduğu hanın alt katında, Berber Niyazi'nin yanında meşhur gömlekçi Avni vardır. Sadece sinema artistleri değil, müzisyenler de ona diktirirler gömleklerini... Terzi Abbas ise, gömlekçi Avni'nin kapı komşusudur. Ona da bazı rejisörlerler, tanınmış karakter oyuncuları elbise diktiriyorlar, işte, Danyal Topatan bir elbise provasında (sağda).
IŞIKLAR TAŞINIYOR
"Dahili" sahnelerde, yani dört duvar arasında çekilen filmlerde ışık lazımdır tabii... Özellikle set röportajlarında adına sık sık rastladığınız "spotlar" bunlar işte. Yine Yeşilçam Sokağı'ndayız iki setçi spotları kucaklamış taşıyorlar. Bu spotlar hemen biraz ilerde duran bir minibüse yüklenecek ve sete götürülecek (solda).
ÇAKMAKÇILAR, GAZCILAR...
Girin Ağacamii Sokağı'na, ilk sokaktan sağa sapın... Berber Niyazi'ye, Terzi Abbas'a gitmeden 4 çakmakçı göreceksiniz burada... Bunlar da Yeşilçam'ın çakmakçılarıdır işte... Yıldızından prodüktörüne kadar bütün filmciler burada çakmak alır, burada gaz doldurturlar... Gide, gele filmcilerle çakmakçılar arasında bir merhaba miktarınca tanışıklık bile doğmuştur... İşte, Tanju Gürsu, çakmakçı Mikail'e gaz doldurtmuş sohbet ediyor (sağda).
YEŞİLÇAM'IN ALTINLARI...
Büyük yazıhanelerde prodüktörden başka bir işletme müdürü, bir muhasebeci ve iki-üç eleman bulunur. Yine buralarda filmlerin saklandığı bir depo vardır, bir de bu depoya bakan "Depocular"... Eski, yeni bütün filmler burada saklanır. Bir haftalığına ya da birkaç günlüğüne bir sinemaya film kiralandı değil mi? Depocu hemen "depoya" girer. Filmi çıkarır, afişini, lobisini, fotoğraflarını paket eder.
Soldaki fotoğraf Metin Film'in deposunda çekildi. Depocuyla yardımcısı "takviye" olarak verilen (yani asıl filmin yanında ikinci film olarak oynayacak eski) filmi çıkarıyor.
Yeşilçam'dan bir kesit... Ahududu sokağıyla Alyon Sokak'ın kesiştikleri nokta... Bir han... Hanın altında bir "bar" var... Üst kattaki film şirketlerinin tabelaları iki yana asılmış... Hanın hemen yanında, açıkta, bir kundura tamircisi var... (O, fotoğrafta gözükmüyor) "Açık hava manavı" da sokağın öte yanını tutmuş. Hanın yanındaki berber ise birçok ünlü yıldızın ve filmcinin saç-sakal problemlerini hallettikleri yer. Soldaki fotoğrafta Selim Soydan saç-sakal traşını olmuş, berberden çıkarken görülüyor.
ANTİKACI ARTİST
Özsüt Muhallebicisi'nin hemen yanından sağa sapın, bir "antikacı" göreceksiniz. Yesilçam sokağındaki bu dükkan, Yaşilçam'ın karakter oyuncularından Haydar Karaer'e aittir, işte, Karaer sabah sabah dükkanını açmış, kapının önüne iskemlesini atmış, gazetesini okumaya başlamış (sağda).
YEŞİLÇAM'I DOYURANLAR
Her şey iyi hoş ama, Yeşilçam sakinleri yemek meselesini nasıl hallediyor? Bu sorunun cevabı da yandaki resimlerde gizli... Soldaki resim Bap Cafeteria'da çekildi... Genellikle rejisörler prodüktörler ve o gün Beyoğlu'nda işi olan yıldızlar burada yemek yerler, işte Suphi Tekniker, prodüktör Kadri Yurdatap, Orhan Aksoy ve Cafeteria'nın iki ortağının arasında Ertem Eğilmez. Bir taraftan taam ediyorlar, bir taraftan da sinemalarda oynayan filmlerden, çevrilmesine başlayan filmlerden konuşuyorlar...
Sağdaki resimde karakter oyuncusu Adnan Mersinli, Alyon Sokağı'ndaki seyyar köfteciden köfte ekmek alıyor...
Aşağıdaki resim yine Yeşilçam'ın "tam merkezlerinden" biri... Fatma Girik, rejisör Duygu Sağıroğlu ve Kadri Yurdatap, Hacı Salih'te... (Yurdatap bir öğünde iki yemek yemiyor tabii, resimler ayrı günlerde çekildi.)
Akşam kahvaltısı meselesini de "börekçi" halleder. 16-18 arasında Yeşilçam dediğimiz mıntıkadaki bütün sokakları dolaşır, kendi yaptığı börekleri satar...
YEŞİLÇAM'IN "ARTİST" MİNiBÜSLERİ...
Her şirket film yapımı sırasında bir minibüs kiralar... Artistler, setçiler bu minibüslere binip işyerine giderler. Spotlar, reflektörler minibüsün üstüne konup nakledilir, işe gidiş ve gelişlerde bu minibüslerin tadına doyum olmaz... Filmciler arasında şaka, espri gırla gider. Haa, minibüslerin bir yararı daha var. Bazen, daha doğrusu gerektiği zaman, bu minibüsler de filmde rol alırlar... Eh, şaşmamalı: Filmcilerin minibüsü de filmci olur...
YEŞİLÇAM ECZANESİ
Burası bir eczane... Yeşilçam Sokağı'nın bir sokak ötesinde ve İstiklal Caddesi'ne şöyle böyle 40-50 metre mesafede. Eczane de, bulunduğu mıntakaya verilen adı almış. Tabelasını gelin, hep birlikte okuyalım: "Yeşilçam Eczanesi "... Evet, burası da, bu eczane de Yeşilçamlı.
15 YILDIR BU SOKAĞIN KAHRINI ÇEKİYOR
Sağda tasvirini gördüğünüz kişi, Yeşilçam'ın en "birinciye" ayakkabı boyacısı Ali Ağabey'in yeridir. Ali Ağabey İstanbul'a ilk geldiği zaman aşağıda, Yeşilçam Sokağ'ında imiş. Zaman geçip de filmciliğin odak noktası Alyon Sokağı'na kayınca o da nakli mekan eylemiş, buraya gelmiş. Yıldızlar, rejisörler, prodüktörler ve sair filmciler Ali Ağabey''e ayakkabı boyatmayı "uğur" sayarlar. Üstelik gerçekten iyi boyar Ali Ağabey... Hoş sohbet adamdır da üstelik. Yeni yıldız adaylarının ayakkabılarını boyarken, "Aferin size" der, "Ali Ağabey'e ayakkabı boyatmayan yıldız olamaz!"
(Ses Dergisi - 16 Ekim 1971)