Pazar, Aralık 17, 2017

Yeşilçam filmlerinden neden sıkılmıyoruz?


"Şu film ne zaman televizyonda oynasa izlemeden duramıyorum", "Aaa bu akşam Hababam Sınıfı varmış" repliklerini sıkça duyuyoruz. Yeşilçam filmlerini takip ediyor veya televizyonda tesadüf eseri gezinirken karşımıza çıkınca duraklıyoruz. Yerli/yabancı yeni filmleri izlemek yerine, Yeşilçam yapımlarını izlemeyi tercih ediyoruz.

Çocukluğumuzdan beri kanallar hangisini oynatırsa yetişebildiğimiz bütün Yeşilçam filmlerini izlemeye gayret ediyoruz. Taçsız Kral Yılmaz Güney'den tutun da, Bülent Ersoy'un Gülşen Bubikoğlu ile başrolünü paylaştığı filme kadar izlemişliğimiz var.

Bir filmde yardımcı erkek oyuncu veya başrol Tarık Akan ise, o filmdeki kadın oyuncular Emel Sayın, Filiz Akın ve Gülşen Bubikoğlu'dur. Ediz Hun var ise, Hülya Koçyiğit'tir. Türkan Şoray varsa, Kadir İnanır çıkar ekranda karşımıza...



"Aile Şerefi" filminde, piknik esnasında evin güzel kızını gözüne kestiren şımarık Oktay'ı hatırlarsınız...

Maddi anlamda onunki kadar yeterli bir aileye sahip olmayan ama ip atlayan evin diğer evlatları ve o dönemin gençleriyle Oktay arasında bir fark var mı?

Ayırt etmek zor olsa gerek.

Bu filmin alt metninde, "Bir müsibet, bin nasihatten evladır" sözü var.

Ailenin ne demek olduğunu anlatırken hıçkıra hıçkıra ekran başında ağlatmadık seyirci bırakmaz!



Anne sıcaklığını Adile Naşit'ten kucak kucak alıp, baba şefkatini Münir Özkul'dan hissetmeyen var mıdır aramızda?

Ayşen Gruda çoğu filminde evde kalmış, iyi niyetli saf kızı oynamaz mı?

Türkan Şoray saçının başının dağılmasına bakmadan, gözlerinden rimeller aka aka ağlayıp, bizleri de ağlatmaz mı?

Ardından Kemal Sunal gelir, o güler, o gülünce herkes gülmez mi?


Yeşilçam filmleri sosyal yaraları işler, hafif taşlama yaparak 'suçun kimde' olduğunu seyirciye bırakır, sonlarıyla insanı düşündürürdü.

Ağalık sisteminin bu kadar güzel eleştirildiği Kibar Feyzo dışında başka bir film var mı?

"Aile Şerefi" filminde, piknik esnasında evin güzel kızını gözüne kestiren şımarık Oktay'ı hatırlarsınız...

Maddi anlamda onunki kadar yeterli bir aileye sahip olmayan ama ip atlayan evin diğer evlatları ve o dönemin gençleriyle Oktay arasında bir fark var mı?

Ayırt etmek zor olsa gerek.

Bu filmin alt metninde, "Bir müsibet, bin nasihatten evladır" sözü var.

Ailenin ne demek olduğunu anlatırken hıçkıra hıçkıra ekran başında ağlatmadık seyirci bırakmaz!

Anne sıcaklığını Adile Naşit'ten kucak kucak alıp, baba şefkatini Münir Özkul'dan hissetmeyen var mıdır aramızda?

Ayşen Gruda çoğu filminde evde kalmış, iyi niyetli saf kızı oynamaz mı?

Türkan Şoray saçının başının dağılmasına bakmadan, gözlerinden rimeller aka aka ağlayıp, bizleri de ağlatmaz mı?

Ardından Kemal Sunal gelir, o güler, o gülünce herkes gülmez mi?

Yeşilçam filmleri sosyal yaraları işler, hafif taşlama yaparak 'suçun kimde' olduğunu seyirciye bırakır, sonlarıyla insanı düşündürürdü.

Ağalık sisteminin bu kadar güzel eleştirildiği Kibar Feyzo dışında başka bir film var mı?

Her film için ayrı ayrı örnek vermek ve incelemek zor.

Toplumsal konuları da bir kenara bırakalım ve repliklere gelelim...

Dilimiz sürçer ise affola, arada bir zülfiyare dokunuyoruz yeni nesil Türk filmleri için ama tam yerine rast geldiğinde manzara eklemesini de ihmal etmiyoruz.

Bir önceki dönemi anlatan filmler de vardı.

Mesela Tosun Paşa, Süt Kardeşler, Şekerpare...

Her biri kendi içerisinde bir başka durumu anlatırdı.

Güldürürdü, güldürürken düşündürürdü.

Tebessüm ettirip, aklımıza şiirler kazıyan sahneleri yok muydu?

Elbette vardı...

Öte yandan, oyuncuların her birinin canlandırdığı karakterlerle özdeşleştiği, onlara gerçekten hayat verdiği için o filmleri izlemeyi de gerçekten seviyoruz.

Türkan Şoray'ı izlerken onu değil, yarattığı karakter Sultan'ı izleriz.
Kemal Sunal'ı izlerken, kendisini değil, İnek Şaban'ı veya Tosun Paşa'yı izleriz.

Şener Şen'in yine kendisini değil, Body Ekrem'i izlettirir, atıp tutan Ziya'yı, pısırık Bahtiyar'ı izlettirir bizlere...

Yeşilçam'ın dört yapraklı yoncaları, jönleri ekranda bizleri yansıtır.
Halktan kopuk değil, halkın içindendir her biri.

Kısaca Yeşilçam'ın her hali bizden olup, her hali bizi bize anlatır.