Perşembe, Temmuz 05, 2018

Magazin nostalji: Sahnenin Muhteşem İkilisi Gönül Ülkü ve Gazanfer Özcan

Artık ikisi de aramızda olmayan Gazanfer Özcan - Gönül Ülkü çifti, Türk tiyatrosunda adlarından her zaman saygıyla bahsedilen sanatçılardı. 20 Haziran 1970 tarihli SES dergisinde yayınlanmış olan Gazanfer Özcan ve Gönül Ülkü hakkındaki yazıyı dikkatinize sunuyoruz.


Türk tiyatrosunun en ünlü çiftlerinden biri olan Gönül Ülkü ile Gazanfer Özcan 1960'ta başlayan birlikteliklerini, hiç kesintiye uğratmadan sürdürüyor

Yandaki resim: Türk tiyatrosunun ünlü çifti Gazanfer Özcan ile Gönül Ülkü, Gayrettepe' deki evlerinde... Bu evde hayat -her tiyatro sanatçısının evinde olduğu gibi- gece yarısından sonra başlar.

Bir hayli sanatkar tanırım. Belki benim tanımadıklarımın içinde de vardır, ama bunların arasında karısına, ailesine, akrabalarına, dostlarına, iyilik gördüğü kimselere bu derece bağlı olanını pek görmedim. Yahut da bana kendisini öyle gösterdi, olabilir. Ama şayet öyle gösterdiyse bile, bu satırları yazdıracak kadar beni inandırdığına göre çok zeki bir insan demektir ki, o da büyük bir şeydir bence...

Yukarıdaki resimde Türk tiyatrosunun ünlü çifti Gazanfer Özcan ile Gönül Ülkü, Gayrettepe' deki evlerinde görülüyor. Bu evde hayat - her tiyatro sanatçısının evinde olduğu gibi - gece yarısından sonra başlar.

İster tiyatronun kulisinde, ister bir pazartesi kalabalık bir grupla dışarıdaki bir yemekte, ister evde, nerede olurlarsa olsunlar Gazanfer özcan, eşi Gönül ülkü'nün etrafında pervanedir.

Beğendiği yemeği mutlaka ona tattırır. Hoşlandığı müziği o da dinlerse zevk alır. Biriyle bir köşede bir şey konuşuyor bile olsa, bir ara, "Gönül bak, beyefendi ne diyor?" diye muhakkak ona da anlatır.

Yandaki resim: Evinin bir köşesindeki Toron Karacaoğlu'nun yaptığı resim önünde görülen Gazanfer Özcan, eşi Gönül Ülkü'nün etrafında adeta bir pervane gibidir.

Sonra beraber oturdukları Gönül'ün annesiyle büyükannesine de çok bağlıdır. Her akşam tiyatro dönüşü nereden bulur, buluşturur, eline bir, iki çiçek alır. Kaçta gelirse gelsin, uyumadan kendisini bekleyen o 90'lık büyükannenin elini öper, çiçekleri baş ucundaki vazoya yerleştirerek hayır duasını alır. Uyumamışsa kayınvalidesinin de hatırını sorar. Ondan sonra Mehmet'in hazırladığı sofraya oturarak akşam, pardon gece yemeğini yerler.

Mehmet onun evladı gibi sevdiği, evinde çalışan bir gençtir. Bundan 5-6 ay önce askere gittiği zaman, sanki Gazanfer de onunla birlikte yeniden askere gitti. Onunla devamlı meşgul oldu. Maddi ve manevi elinden geleni yapmaya çalıştı. Hala da çalışıyor.

Bedia Muvahhit, Şehir Tiyatrosu'nda senelerce beraber çalıştıkları, sevip saydıkları en büyük kadın sanatkar... Gazanfer'le Gönül onun tiyatrosundan ayrılalı 10 yıl oldu. "öküz öldü, ortaklık bitti" değil mi? Hayır... Haftanın bir-iki günü Bedia Hanım onların oyununu, belki 10'uncu, belki de 20'nci defadır görmeye gider. Onlar da bütün tatil günlerinde Bedia Hanım'sız yapamazlar.

Gül Gülgün'le de daha Şehir Tiyatrosu zamanında arkadaştılar. Bilhassa Gönül'le Gül... Gül, Oktay Milor'la flört etmeye başladığı sırada Gazanfer özcan da Gönül ülkü'nün peşinde dolaşıyordu.

Gönül Ülkü ile Gazanfer Özcan'ın aşkları, 1960'ta birlikte çıktıkları bir turnede başladı, 1962 yılında da evlendiler. Yandaki resimde ünlü çift 1967'deki 'Aşk Memuru' adlı oyunda görülüyor.

Gönül Ülkü ile Gazanfer Özcan'ın aşkları, 1960'ta birlikte çıktıkları bir turnede başladı, 1962 yılında da evlendiler. Yandaki resimde ünlü çift 1967'deki 'Aşk Memuru' adlı oyunda görülüyor.

Gazanfer, "Daha ilk tanıdığım günlerde Gönül'de gözüm vardı, ama pek belli etmiyordum" diyor. "1960'ta turneye çıktığımız sırada ilk aşkımız başladı. Böylece Gül ve Oktay ile aramızda bir nevi mukadderat birliği de oldu galiba. Onlar 1961'de evlendi. Biz bir yıl sonra... O zamandan beri hemen her boş olduğumuz gün buluşuruz. Bir gün bile birbirimize kırılmadık."

Bütün bunların dışında Gazanfer özcan'ın en sevdiği insanların başında annesiyle babası gelir. Ama her şeye rağmen galiba onlar için hepsinden önce sanatları geliyor olmalı ki, bir hadise bunu bana çok acı bir şekilde anlattı.

Yağmurlu bir Şubat günüydü. Bir arkadaşımın Gazanfer'lerde ayırttığı yeri, bir hafta sonrasına değiştirecektim. Tiyatro, matbaaya yakın, günlerden de çarşamba... Matine var. "Telefon edeceğime, uğrayayım" dedim. Hem arkadaşın biletini değiştirir, hem de Gönül ülkü "çocuklarımın

Babası"nı oynarken, ben de Gazanfer özcan'la bir-iki kelime konuşurdum.

Saat beş buçuktu. Kapıdaki memur, "Yoklar efendim" dedi... "Bugün öğleden sonra Gazanfer Bey'in annesini toprağa verdiler. Onun için maalesef matine yok. Mamafih gece oynayacaklar..."

Sonradan duydum. O gece sahneye çıkarken Gazanfer, bütün kadroyu karşısına almış, "öyle üzgün, asık suratlı durmak yok!" diye bağırmış. "Eğer biraz bana sevginiz varsa, gülmenizi istiyorum. Bu gece seyirciler benim ıstırabımı anlamamalıdır."

Ve o gece davuluyla, zurnasıyla, esprisi ve kahkahasıyla diğer günlerden farksız bir oyun çıkarmışlar... 

Yandaki resimde Gönül Ülkü ile Gazanfer Özcan, 1964 tarihli 'Armatör' adlı oyunda Adile Naşit ile birlikte görülüyor.

Gönül ükü ile Gazanfer özcan aynı yıl, 1931'de doğmuşlar. Gazanfer 24 Ocak'ta, Gönül 28 Şubat'ta doğduğuna göre, Gazanfer, karısından tam 35 gün büyük... İkisi de İstanbullu. Gönül, Beyoğlu Kız Lisesi'nin 11. sınıfından ayrılmış. Gazanfer ise Taksim Erkek Lisesi'ni bitirmiş, ikisi de aynı yıl, 1947'de istanbul Şehir Tiyatrosu'na girmiş, ilk defa çocuk piyeslerinde oynamışlar. Gönül'ün ilk büyük rolü "Sana Rey Veriyorum"da olmuş.

Gazanfer de "Mahallenin Romanı"nda oynamış. Ondan sonra "Meraki", "Yelpaze", "Ben çağırmadım" gibi birçok piyeste beraber oynamışlar. 1962'de Şehir Tiyatrosu'ndan ayrılarak, kendi tiyatrolarını kurmuşlar.

İkisi de Fenerbahçeli, ikisi de içkilerden rakıyı tercih ediyor, ikisi de Yeni Harman içiyor. Gönül günde 10 tane, Gazanfer iki buçuk paket... 

Gazanfer hayvanlardan köpeği, Gönül ise kediyi seviyor. Hatta evinde çocuğu gibi baktığı bir "Biblo"su var. Yemeklerden Gönül karnıyarığı, Gazanfer etli kuru fasulyeyi seviyor, ikisinin de yalana, riyaya tahammülleri yok... 

Gönül "Kelebek" romanının yazarına hayran, Gazanfer ise, "Her iyi yazarı okurum" diyor. Artistlerden bir ayırma yapmıyorlar. Gazanfer, "Artist olsun da çamurdan olsun razıyım" diyor. İkisinin de evvelki evliliklerinden birer yetişmiş çocukları var. Gönül'ünki 18 yaşında boylu, poslu bir delikanlı: Kılıç... Gazanfer'inki zarif, uzun boylu 17 yaşında bir kız: Fulya.

Yandaki resimde Gönül Ülkü ve Gazanfer Özcan, en yakın dostları Gül Gülgün, Oktay Milor ve Bedia Muvahhit'le, bir oyun sonrasında kuliste görülüyor.

"Hangi enstrümanı çalarsınız?" sorusuna Gönül "Piyano" diyor ve sonra ilave ediyor: "çalarım değil de, çalmayı çok arzu ederdim." Gazanfer ise her şeyden ses çıkardığını iddia ediyor. "Ama asıl bağlamayı iyi çalarım" diye ekliyor. Gönül ülkü nazara inanıyor. Gazanfer özcan'ın hiç bir batıl itikadı yok.

Aldıkları mükafatları soruyorum. Gönül hiç almamış. Gazanfer, "İlk defa Reşit Gürzap Bey'in ani ayrılmasıyla 'Mahallenin Romanı'nda onun rolünü bana vermişlerdi. Bu, benim ilk büyük rolümdü. Her halde ümidin üstünde başarılı oynamış olacağım ki, mevsimin sonunda Vali Fahrettin Kerim Bey bu rolden ötürü bana bir takdirname vermişti. Sonra Son Saat gazetesinin her yıl yaptığı 'Yılın En Başarılı Sanatçıları' yarışmasına abone idim. üç, dört yıl arka arkaya 'Yılın En Başarılı Komedi Artisti' mükâfatını bana verdiler. Bu yıl abone muamelesini yenilemeyi unutmuş olacağım ki, başkasını seçtiler!.."

(Not: Manşet fotoğrafında Gönül ülkü ile Gazanfer özcan, kedileri "Biblo" ile birlikte görülüyor...)

Ses Dergisi - 20 Haziran 1970