Bu dünyadan bir Jim Morrison geçti. Kendini bir “Rock Star” değil de şair olarak tanımlayan Jim Morrison ölümünden yıllar sonra bile fanlarını coşturan insan, insan görünümlü bir tanrı olarak hatırlanacaktı. Ancak hiç kimse onun ne anlatmak istediğini anlamadı. O, hayatın karanlık tarafıyla ilgiliydi. 20’li yaşlarının sonları hayatının da sonu oldu. Ama onun için zaten önemli değildi sonu, önü, kıçı, başı. Düşünün ki Jim yaşıyor olsaydı, kim bilir daha neler yazacak, neler yapacaktı.
The Doors, 1965 yılında Jim Morrison ve Ray Manzarek tarafından kuruldu. 1965 yazında sahilde Jim ile oturan Ray Manzerek onun o şahane sözlerini yazıp bestelediği bir şarkıyı dinledi ve bir rock parçasında duyduğu en iyi dizeler olduğunu söyledi. Jim Morison, Doors’un fırtına gibi estiği yıllarda verdiği bir röportajda The Doors’un kuruluşunu ve amacını şöyle açıklayacaktı: ”Bilinenler vardır ve bilinmeyen ve ikisinin arasında bir kapı vardır. Ben kapı olmak istiyorum. Şiir yazmaya ve rock’n’roll yapmaya çalıştık. Bizim performansımız kapıları birbiri ardına açmaya yönelik, tıpkı bir gün tamamen atılacak yılan derisini sıyırmak gibi… Müziğimiz de daha temiz, daha taze bir boyutu arıyor, onun için mücadele veriyor ve ona ulaşmaya çabalıyoruz gibi geliyor bana… ” İşte The Doors ve Jim Morrison efsanesi böyle doğdu. Birbiri ardını izleyen başarılar, konserler, dünyanın ört bir yanında oluşacak hayran kitlesi artık çok da uzak değildi.
“Ben deri ceketli Rimbaud’yum”
Jim Morrison hep derin yaşadı, hayatı sorguladı. Jim, Freud’un içimizdeki vahşiliklere eklenmesi gereken üçüncü şeydi. Cinsellik, saldırganlık ve Morrison. Öyle ki dinleyen biri için, bir türlü kendine dahi anlatamadığı tüm aksiliklerin çözüm kaynağı oluyor. Morrison kendi sözleriyle ise bu durumu şöyle anlatıyor: “Başkaldırı, düzensizlik ve kaosa ilişkin her şey ilgimi çekiyor, özellikle de görünüşte hiçbir anlamı olmayan eylemler. özgür hareket, davranış… olduğundan başka hiçbir şey olmayan eylemler. sonuç yok, sebep yok. yönlendirilmemiş, özgür eylem. eğer bu akışa kapılıp özgürce yaşarsanız çevrenizdeki insanlar farklı bir hareket yaptığınızı düşünür ve huzursuzlanırlar; ya sizden kaçarlar ya da size engel olurlar.”
“I’m the lizard king i can do the anything”
Jim Morrison’ın başvurduğu en büyük özdeşleştirme ve aynı zamanda takma adıdır. Totem hayvanı, ona inanana güç verir. Karşısında hiçbir sınır yoktur artık. Dinozorların bile neslini tüketen felaketlere rağmen hayatta kalabilmiş bir canlıdır kertenkele. Ölüme olan aşkı bir bakıma ölümsüzlüğe olan tutkuyla eşdeğerdir.Bu önermeyi anlaşılır yapanda budur. “Ben kertenkele kralım, her şeyi yapabilirim!”
“Bir kuyruklu yıldız olmak istiyorum, herkesin durup baktığı, birbirine gösterdiği bir kuyruklu yıldız, sonra…. ansızın bir patlama ve ben yokum.”
Jim Morrison’un ölümü de çok şaibeliydi. Kimilerine göre intihar etti, kimine göre cinayete kurban gitti, kimilerine göre ise aşırı dozda uyuşturucu kullanımından hayatını kaybetti. Elvis Presley, Michael Jackson gibi Jim Morrison’ın da ölmediğine dair efsaneler üretildi. Morrison’ın bir Doğu ülkesinde inzivaya çekildiği, dervişliğe merak saldığı veya Hawaii’de yaşadığı gibi efsaneler uzun yıllar dilden dile dolaştı. Hazırlanan resmi rapora göre ölüm sebebi kalp krizidir. Jim Morrison yine sarhoştur ve 3 temmuz 1971 de otel odasında küvette ölü bulunup kalp krizi teşhisi konulur. Uyuşturucudan öldüğü iddia edilir ama vücudunda uyuşturucuya rastlanmaz.
Müzik tarihinin ‘ilahları’ arasında yer alan, The Doors grubunun lideri Jim Morrison, hızlı yaşa genç öl felsefesini benimsemiş ve ait olmadığı sistemi terk ederek zaten yapacağını yapmıştır.
Kapıda Biri Var (Ölmeden kısa bir süre önce yazdığı şiiri)
Kapıda biri var
bir mütecaviz içeriye dalıyor kapıyı kırıp
ne acı, ne de ölüm
Biziz sadece, tekrar tekrar.
İçeri geliyoruz
tamam, arayın bakalım etrafı
hiçbir şey bulamayacaksınız
Tüm perspektifleri bir anda görmek
her şey donduğunda
ve sanki kendine doğru.
Bedenlerimizi Laflarla Sakatlıyoruz
Sex, yalanlarla dolmuş,
Beden, gerçeği görmeye çalışsada,
Kurallarla bastırılmış olduğundan,
Beceremiyor! !
Bedenlerimizi, laflarla sakatlıyoruz,
Toplum, gerçekten hissettiğimizi,
SÖYLEYEMEMENİN, başarı olduğunu,
öğretmiş bize.
Biricik aşkı Pamela Courson
The Doors - People are Strange (original footage)