Otuz yıl önce hayatımızdan çıkıp giden plaklar, son yıllarda büyük bir sükseyle iade-i itibar kazandı. Yakın zamanlara kadar sadece koleksiyonerlere hitap eden plaklar artık plakçıların, müzik marketlerin en fiyakalı yerlerine kurulmuş durumda
2012 yılından itibaren yapımcılar dahil herkesi şaşırtan kültürel bir olgu ile karşı karşıyayız: Ortadan kalkışından çeyrek asır sonra plaklar müzik piyasasına geri döndü. Yakın zamanlara kadar “sahafiye” statüsünde bulunan ve hemen yalnızca koleksiyonerlere hitap eden plaklar artık plakçıların, müzik marketlerin en fiyakalı yerlerine kurulmuş durumda. Fiyatları biraz cep yaksa da gençlerin plaklara ilgisi hiç de az değil. Üstelik dijital seslere karşı analog sesin lezzeti ve kalitesi keşfedilmeye başlamış görünüyor.
Peki, plakların rehabilitasyonunun arkasında yatan tarihsel ve sosyolojik gerçekler neler? Kesin sonuçlar için biraz erken olsa da bazı hipotezler ileri sürülebilir. Son 25 yıl dünya tarihinde öyle bir altüst oluşa tanık oldu ki her şey çok hızlı gelişmeye başladı. “Geçmiş” adeta silindi, unutuldu. Ancak gelinen nokta, böyle bir süratin ciddi bir kültür boşluğunu, onun da güvensizlik duygusunu tetiklediğine tanık olmamızı sağlıyor. Bu durumlarda en güvenli sığınak “geçmiş”. Bir başka açıdan bakıldığında, belki, plak kültürü ile büyümüş ve şimdilerde 40 yaş ve üstü olan kuşağın kendi kimlik ve ağırlığını vurgulama kaygısı ya da bir tür özgül ağırlık arayışı gereksinimi... Belki de yalnızca “dijital yorgunluğa” karşı nefeslenecek vaha hali… Fakat iş plakla sınırlı kalmayacak izlenimi veriyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür AŞ’nin 9 Mart -1 Nisan arasında Beyoğlu’nun tarihi salonlarından Atlas Sineması’nda düzenlediği “Yeşilçam film Günleri” tam da plak yılları olan 1960-1970’lerdeki bir dizi filmin gösterimini içeriyor. İlgi o kadar büyük ki, 14 Mart’ta aynı salonda İncesaz Topluluğu’nun “Yeşilçam Şarkıları” konserine yer bulunmuyor, dinleyiciler merdivenlere taşıyor. Sahnede film müzikleri seslendirilirken beyaz perdede de o filmlerin görüntüleri yansıyor.
“Bir numara Türk Sanat Müziği”
Hâl böyleyken plakların geri dönüş hikâyesini plak yapımcılarıyla masaya yatırdık. Hepsi, plak talebinde bir numaranın Türk Sanat Müziği, hatta Zeki Müren olduğu konusunda hemfikir. İlginç tespitler var. Elenor Müzik’ten Muhteşem Candan piyasanın duayen isimlerinden: “70’li yıllarda plak üretiyorduk. 80’lerde araya kaset girince plak satışları düştü. Daha sonra da plak fabrikaları kapandı. Bu durum 2015 başlarına kadar bu şekilde devam etti. 2015’ten itibaren gençlerin o dönemleri merak etmeye başlamasıyla longplay geri döndü. Dünyadaki plak fabrikaları kapanmadığı için temin edebiliyoruz.”
“Gençlerin merakı etkili oldu”
“Kasetler CD’lerin, CD’ler ise dijital ortamın çıkışıyla birlikte sona erdi” diyen Candan devam ediyor: “Neredeyse on yılda bir yenilenme. Şimdi de plaklara dönüş; dediğim gibi esas olarak gençlerin merakı ama hedef kitlemiz çok geniş, daha yaşlı kuşak, koleksiyonerler, her kesimden talep var.” Candan, tercih nedenleri arasına eklemeyi unutmuyor: “Plağın başka türlü bir zevki var, akustik halleri var. Plağı müzikseverler dinliyor.”
Peki, plaklardaki o çıtırtı nostaljiyi besliyor mu? Candan şöyle cevaplıyor: “Plağın çıtırtısı 70’li yıllardaki hammaddenin kötü oluşundandı. Şimdi o çıtırtılar bilgisayarlarda efekt olarak bulunuyor. Plakları artık Almanya’dan getiriyoruz, hiçbir çıtırtı yok. Ayrıca artık kapaklar da çok iyi basılıyor. Matbaa yedi renk basabiliyor.”
Tabii plağın kaprisli yönleri de yok değil. “Pikabın iğnesini temizlemek gerekiyor. Plağı ise bir tutuş şekli vardır. Saklanma koşullarına uymak gerekir; oda sıcaklığında saklanır. Daha sıcak ortamlarda eğilir.”
En çok Türk Sanat Müziği plaklarının satıldığını söyleyen Candan, “Zeki Müren, Müzeyyen Senar ve artık aramızda olmayan bir dizi isme rağbet daha fazla. Ardından arabesk geliyor. Pop müziği plaktan dinleyenlerin sayısının az olduğunu düşünüyorum” diyor.
“Kasetler de merak ediliyor”
Bütün bunlar aklımıza “Plağın geri dönüşü kaset için de örnek olur mu?” sorusunu getiriyor. Candan şöyle cevaplıyor: “Kasetler de merak ediliyor. Koleksiyonerler gelip soruyorlar. Ancak çarşıda pek çok şirket kasetlerini kamyon kamyon elden çıkardı. Biz, Müslüm Gürses, İbrahim Tatlıses ve Orhan Gencebay için plak çıkardık ancak kaset çıkaramadık. Çünkü kaset çıkaracak fabrika yok. Siparişler durunca makinalar da çöpe atılmış. 80’lerde plakların başına gelen daha sonradan kasetlerin başına geldi.”
Bu yeni furyada ekonomik beklentilerinin karşılanamadığını söyleyen Candan, “Plakları Euro ve dolarla getiriyoruz. 70’li yılların ortalarında plaklar bugünün parasıyla 100 liraydı. Şimdi 60 liradan başlıyor” diyor.
“Zeki Müren önde gidiyor”
Sony Müzik’ten Serdar Ozuloğul ise her yaştan insanın plak aldığını belirterek şunları söylüyor: “Sıfır plak alanların gelir durumu iyi. Plaklar yurtdışından getiriliyor. Almanya, İngiltere ve Fransa’dan. Euro- dolar paritesi de işin içine girince pahalı hale geliyor. Zeki Müren’in Eskimeyen Dostlar albümünden çok sattık. Ajda Pekkan, Sıla’nın Joker ve Mürekkep albümleri, yabancılardan Leonard Cohen, Bob Dylan gayet iyi gidiyor.”
Plakların piyasaya sürülmesiyle pikap satışının da arttığını söyleyen Ozuloğul, “Ama kaliteleri tartışılır” diyor ve ekliyor: “Araba fiyatına bile pikap var. Plak işi CD gibi değil, daha meşakkatli. Pikapların iğne bakımı, tozlarının alınması… İyi bakmak gerekiyor. Sonuçta analog bir iş. Kasetlere gelince, hiç belli olmaz onlar da geri gelebilir.’’
“Plak alıcısı 40 yaş üstü”
Türkola Müzik’ten Serkan Sözkesen yaş konusunda farklı düşünüyor: “Plak satışları son iki senedir hızlandı. 2018’e hızlı bir giriş yaptık. En çok Zeki Müren ve İbrahim Tatlıses plakları satılıyor. Tür olarak Türk Sanat Müziği ilk sırada. Plak alıcısı genellikle 40 yaş üstü ve gelir düzeyi iyi durumda olan kesimden çıkıyor. Plak fiyatları ortalama 70-80 TL. Tabii, plaklarla birlikte pikaplar da yeniden piyasaya sürülmeye başladı. Ekonomik açıdan beklentimiz karşılandı diyebiliriz.”
“Plakların bir albenisi var”
İstanbul Plak’tan Barış Yıldız’ın aktardıklarına gelince, “Beş-altı yıl önce bir müzik firmasının karar verip plakları yeniden piyasaya sürmesiyle plak satışı yeniden başladı. Rağbet beklediğimizden fazla oldu. Hatta pikaplarını elden çıkaranlar yeni pikaplar edinmeye başladılar. Plakları en çok maddi durumu iyi olan yaşlı grup satın alıyor. Gençlerin çok fazla ilgisi yok; çünkü bilmiyorlar. Plakların özel alıcıları oluyor. Bir de evinde dursun, evine hava katsın diye gelip alanlar oluyor. Çünkü plakların bir albenisi var.”
En çok Türk Sanat Müziği plaklarının satıldığını söyleyen Yıldız, insanların nostalji olarak düşündüğünü ve koleksiyonlarında yer almasını istediğini belirterek şunları anlatıyor: “Elbette ki eski plakların ses kalitesi daha iyi oluyor. Zeki Müren, Ajda Pekkan, Hamiyet Yüceses, Tanju Okan, Erkin Koray en çok satılanların başında geliyor. Plak fiyatları 60 ile 90 TL arasında değişiyor. Ayrıca plakların kâr marjı oldukça yüksek. Hem ekonomik hem de ilgi açısından beklentimiz fazlasıyla karşılandı. Günde 5 adetten yılda 5000 CD satarken yedi ayda on bin plak sattık. Kasetlere aynı ilginin olacağını zannetmiyorum. Plakların ömrü uzun. Ayrıca, plakta ses kalitesi çok önemli. Eski plakların ses kalitesi yenilere oranla daha iyi. Kaset bu özellikleri taşımıyor.”
“Plak satışı ‘Issız Adam’ filmiyle başladı”
Yaşar Kekava Plakçılık’tan Kemal Kekava, çok somut bir çıkış noktasına işaret ediyor: “Bana kalırsa, plak satışı Issız Adam filmiyle başladı. Filmde plaktan Ayla Dikmen ve Nil Burak dinliyorlardı. Film tutulunca plak satışları da arttı.”
Bu iddialı tespit elbette tartışmaya açık. Kekava devam ediyor: “Üretici firmayız. 40 senedir plak satıyoruz. Plak satın alanlar bana göre, daha çok gençler ve plak koleksiyonerleri. Plaklar yurtdışında üretildiği için maliyetleri fazla. Satış rakamları 70-80 lira civarında. CD’ler ise 20 TL.Tür olarak en çok Türk Sanat Müziği satılıyor. Zeki Müren, Ajda Pekkan plak kültüründen geliyorlar. Bu nedenle plak piyasasını da sürükleyenler onlar. Analog müziğin zevki bambaşkadır. Dijital ile kıyaslanmaz.”
“Peki ya kasetler?” dediğimizde ise cevabı çok net oluyor: “Kaset taksicilerde, dolmuşçularda vardı. Artık onlar da dijitale geçtiler. Kaset artık geri gelmez.”
Görüşler böyle. Ama bu konu daha epey mürekkep akıtılacağa benziyor. Bu arada da plak satışları artan bir grafik çizmeye devam ediyor.