Kırk yılı aşkın bir süredir oynadığı film ve dizilerde onu çok severek izliyoruz. Şener Şen, İstanbul Şehir Tiyatroları oyuncusuyken ilk defa bir radyo programı sayesinde adını duyurmaya başlamıştı.
5 Ekim 1974 tarihli SES dergisinde yer alan bir yazı, onun yükselişini ilan ediyordu.
Radyonun yarattığı şovmen: Şener Şen
İstanbul Şehir Tiyatrosu oyuncularından Şener Şen'in radyo mikrofonundan yaptığı program büyük ilgi gördü. Herkes onu merak ediyor
Şu sıralarda televizyona karşı büyük bir taarruza kalkan radyo, dur, durak bilmeden yeni, ilginç, güzel programlar yapıyor. Bu programlardan birinde İstanbul Şehir Tiyatrosu oyuncularından Şener Şen, şovmen olarak mikrofon karşısına çıktı. Çıkış o çıkış. Büyük ilgi gördü genç oyuncu. Şimdi herkes Şener Şen'i merak ediyor. İsterseniz ona biraz daha yaklaşalım ve yakından tanıyalım.
1941'de Adana'da doğmuş Şener Şen. Film artisti Ali Şen'in oğlu... Vefa Akşam Lisesi'ni bitirmiş. Bitirince çilesi bitmiş mi? Yoooo, ne gezer? Öğretmen Okulu imtihanlarına dışarıdan girerek İzmit'te ve Muş'un Fenek köyünde üç buçuk yıl öğretmenlik etmiş... 1966'da yeniden İstanbul'a dönmüş.
Şener Şen, Acar Film'de reji asistanlığı yapmış bir süre. Sonra Şehir Tiyatroları'na girmiş, para almadan. Stajyerlik, yevmiyeli olarak çalışma derken kadroya almışlar nihayet... O gün bugündür de tiyatro sahnesinde...
Şehir Tiyatroları hiçbir mensubunu rahat geçindiremez. Nice büyük oyuncu olursa olsun, farketmez... Yan ödeme diye bir şey de yoktur. Ama, yan sanatlar vardır. Film dublajcılığı mesela... Eh, Şener Şen'in başı kel değil ya? O da buna alışmış. Arkasından radyo tiyatroları, "arkası yarın" türünde süreli oyunlar birbirini kovalamış. Sonunda şovmen oluvermiş.
- «Şimdi sırayla gidelim, ilk sahne denemeniz Şehir Tiyatroları'nda mı oldu?»
- «Hayır. Daha önce Yeşil Sahne diye bir topluluk kurmuştuk. Cüneyt Türel, Mete İnselel filan, hep orada başladık.»
- «Şehir Tiyatroları'nda rol denebilecek ilk rolünüz hangi eserdeydi?»
- «'Othello'yla başladım. Figüran olarak. Ama rol denebilecek iş verdikleri oyunlar 'Karakız', 'Birden Bahar Geldi', 'Katip Çıkmazı', 'Don Juan'a Oyun' gibi eserlerdi. Geçen sene de 'Ceza Kanunu'nda Sebati Efendi'yi oynadım.»
- «Ya şimdi?»
- «Seferi Ramazan Bey'in Nafile Dünyası'nda aynı karakterin temsilcisi iki ayrı hüviyeti canlandırıyorum: Ali Cemali ve Abdülcemali'yi.»
- «Siz hep komedi rolleri mi oynarsınız?»
- «Hayır. Daha ciddi, yaratıcılığa imkan tanıyan dramatik roller de oynamak isterim ama, ne yapalım, böyle oldu işte... Üstelik, piyes şarkılı olduğu için benim gerek başka oyuncularla, gerek solo olarak söylediğim şarkılar da var. Oysa müziğe hiç istidatım yok. Ne bir alet çalarım, ne de şarkı söylerim.»
- «Radyodaki işiniz?»
- «Radyo tiyatroları dışında, bir dizi eğlence programına şovmen olarak çıkardılar beni. Bir gün, böyle bir program yapılırken, kimin aklına gelmişse 'Şener çıksın yahu, bize anlattıklarını halka anlatsa seyirciyi kırar geçirir' demiş. 'Aman, zaman' demeye kalmadan 'Çık, yaparsın' diye teşvik ettiler. Yaptım. Bu programlar, TRT'nin ortak yayınlarında veriliyor. Herhalde güz mevsiminde de şovmen olarak çalıştıracaklar bizi.»
- «Gece kulüplerinden haber?»
- «Daha bir şey yok...»
Bu «daha» kelimesi hayli anlamlıydı. Öyle ya, radyodaki başarısını neden gece kulüplerinde sürdürmesin Şener Şen?
- «Bu arada özel ilişkilere vaktiniz oluyor mu?» diye sordum.
- «Kusura bakmayın, evliyim. Üstelik bir çocuğum da var. Allah beterinden esirgesin...» dedi ve ekledi:
- «Bu da bu kadar işte...»
(Ses Dergisi - 5 Ekim 1974)