Bir Ejder Efsanesi: BRUCE LEE

Film başladığında sesler bir anda kesildi. Çoğunluğunu ergenlik çağındaki çocuklarla bıçkın delikanlıların oluşturduğu sinema seyircisi açısından çok nadir rastlanan bir durumdu bu ani sessizlik.

Jenerikte ENTER THE DRAGON yazısı belirdi ama aralarında benim de bulunduğum seyirciler EJDERİN ÜÇ FEDAİSİ filmini seyretmeye hazırlanıyorlardı. Bugünlerde sinema arşivlerinde bu filmin Türkçe adı Ejder Kalesi olarak geçiyor. Ama bu filmin Türkiye'deki afişlerinde Ejderin Üç Fedaisi yazıyordu.

1981 ilkbaharı, çocukluğumun geçtiği şehirdeyim. O tarihlerde şehrin en sevdiğim sineması, Hülya sinemasındayım.
(Yıllar var ki artık binası da yıkıldı. Sinema ise bina yıkılmadan çok önce kapanıp gitmişti zaten!)

Bruce Lee'nin daha önceki üç filmini de seyretmiştim. Bu dördüncüsünün öncekilerden daha iyi olduğunu zaten hissetmiştim, nasıl kaçırırım?

Aradan kırk yıldan fazla zaman geçmiş, hala gözümün önünde:
Bruce Lee filmin başlarında genç Kung-Fu öğrencisine parmağıyla gökyüzünü göstererek
"Eğer ayı parmakla gösterdiğin zaman ona dokunduğunu hissetmezsen, bu yaptığın anlamsız bir hareket olur yalnızca.." diyordu.

"Bir işi yaparken ne yaptığının farkında ol, hayalgücünü harekete geçir ve o işi tam anlamıyla hissederek, hakkını vererek yap!" anlamına gelen ilk ve tek Kung Fu dersimi hala hatırlarım. Hocanın adı Bruce Lee olunca unutmak mümkün mü?

Filmi seyretmiş olanlar bilirler, en sonunda aynalarla dolu bir odada Bruce Lee kötü adamla son ve ölümüne bir dövüş çıkarır. Kötü adam o odaya doğru kaçarken arkadan başka bir seyirci arkadaş ağzından kaçırdı
"Şimdi bir odaya girecekler, orası ayna dolu..."

Yanındaki seyirci buna çıkıştı hemen
"Sen madem filmi görmüşsün bir daha niye geldin ki oğlum?"

Cevap hazır "Çok güzel film olduğu için geldik oğlum!"

O filmin 1973 yılı yapımı olduğunu ve Hong Kong'da ilk gösterime girmeden kısa bir süre önce Bruce Lee'nin garip bir şekilde öldüğünü henüz bilmiyordum.
(Demek ki biz o filmi seyrederken film zaten sekiz yıllıkmış. Ve şehrimize YENİ gelmişti. Ne günlermiş be!)

Bruce Lee biz yeniyetmeler arasında bir efsaneydi! Onun adına epik destan yazan bir arkadaşım bile vardı. (Tematik olarak kötüydü belki ama kafiye örgüsü müthişti ve şiirselliğine diyecek yoktu.)

Bir diğer arkadaşım ciddi ciddi "Valla oğlum, on sekizini doldurunca gideceksin o Çin'e.. Bir okula kapılanıp artık kaç seneyse iyice bir öğrenmek lazım şu işleri.." diyordu. Diğer bir arkadaş cevap yetiştiriyor "Biz geç kaldık. Bunlar daha yedi sekiz yaşlarında başlıyorlar da böyle oluyorlar."


Bruce Lee, asıl adıyla Lee Jun Fan, 27 Kasım 1940'ta San Francisco'da doğdu. (Bu da onu Yay burcu yapar, ama Çin takvimine göre o yıl Ejder Yılı'ydı) Aktör olan babası Lee Hoi Chuen, 'Kanton Opera Kumpanyası'yla Amerika turnesine hamile eşini de götürdüğü için Bruce Lee Amerika'da doğdu ama aile Hong Kong'luydu. Nitekim 1941 başlarında Hong Kong'a döndüler.

Çocukluğundan başlayarak Bruce Lee pek çok filmde rol aldı ama bunların hemen hepsi de sadece Uzak Doğu'da gösterime giren filmler oldu. İlk gençlik yıllarında sokak çetelerine de bulaşıp kavgalara karışan dostumuz yirmi üç yaşında "Dayak yemekten bıktım artık" diyerek Kung Fu öğrenmeye başladı.

1954'te çaça dersleri de alıp 1958'de Hong Kong'ta Çaça Dans yarışmasını kazandı.

1958 tarihinde 'Öksüz' adlı bir filmde önemli bir rolü vardı. Bu filmin bir diğer özelliği Bruce Lee'nin dövüş yapmadığı TEK FİLM olmasıdır.

Gene 1958'de Hong Kong boks şampiyonasına katıldı ve üç yıldır şampiyon olan Gary Elms'i yendi. (Bildiğimiz boks, Kickboxing değil yani)

1959'da Amerika'ya geldi. Geçinmek için yaptığı bir sürü acayip işin yanında Uzak Doğu dövüş dersleri de vermeye başladı. Bu süreçte bazı Uzak Doğulular tarafından "Bizim gizli sırlarımızı Batılılara öğretiyor" diye eleştirildiği söylenir.

1961'de Washington Üniversitesi Felsefe Bölümü'ne girdi ve üniversiteyi bitirerek lisans diplomasını almayı başardı.

Hong Kong ve Amerika arasında geçen hayatında kavgalar, skandallar eksik olmadı. Film yapmak ve dövüş dersleri vermekten başka, Amerika'da televizyon dizilerinde oynadı, talk-show'lara çıktı. Jeet Kune Do adlı dövüş ve felsefe sistemini gelişirdi.

Bruce Lee öldüğü sırada Enter the Dragon filmi henüz tamamlanmıştı ve gösterime girmesine bir kaç gün kalmıştı. 'Ölüm Oyunu' filmi ise o sırada henüz tamamlanmamıştı. O film sonradan dublör kullanılarak ve Bruce Lee'nin senaryo üzerindeki son fikirleri hayata geçirilmeden bitirildi. Dolayısıyla 'Ölüm Oyunu' filmini ben tam bir Bruce Lee filmi saymam! Ancak o filmde Bruce Lee ile Kareem Abdul Jabbar'la dövüş sahnesi ikoniktir. Bruce Lee'nin bu filmde giydiği sarı kostüm ise… Bakın ona birazdan tekrar değineceğiz.

Bruce Lee ve filmleri hakkında söylenecek daha pek çok şey var elbette… Ancak ben Bruce Lee'nin oynadığı değil ama Bruce Lee ile ilintili üç film ve bir de TV dizisinden bahsetmek istiyorum.

İlki 1993 yılı yapımı Dragon: The Bruce Lee Story filmi. Bu film Türkiye'de Bruce Lee Efsanesi adıyla vizyona girmiş yanılmıyorsam. Ben bu filmi vizyona girdiği zaman değil ama yıllar sonra seyrettim. Çok beğendiğimi söylemek isterim.

Her ne kadar kurgusal bir film olsa da filmin senaryosu oluşturulurken Robert Clouse'un yazdığı "Bruce Lee: The Biography" ve Bruce Lee'nin eşi Linda Lee Cadwell tarafından yazılan "Bruce Lee: The Man Only I Knew" kitapları temel alınmış. Dolayısıyla bu filmde gerçeğe en yakın Bruce Lee öyküsü anlatılmış diyebiliriz.

Belki merak etmişsinizdir diye söylüyorum: Bu filmde Bruce Lee'yi canlandıran aktör Jason Scott Lee'nin ise Bruce Lee ile bir akrabalığı yok.

Bruce Lee ile ilgili bir diğer film 2000 yılında gerçekleştirilen Bruce Lee: A Warrior's Journey adlı belgesel. Bu filmde Bruce Lee'nin filmleri dışında katıldığı TV programlarından görüntüler ve bazı ilginç gösteriler de yer alıyor. Ben ilgiyle izledim. İlgilenen arkadaşlara tavsiye ederim.

Bruce Lee'nin biraz karikatürize edilmiş bir karakter olarak göründüğü 2019 yapımı Once Upon a Time... In Hollywood adlı Quentin Tarantino filmini de araya eklemek isterim. Bu filmde Bruce Lee'yi kötü bir şekilde gösterdiği, hatta onunla alay ettiği için Quentin Tarantino epey bir tepki almıştı.

Quentin Tarantino sineması hakkında elbette söylenecek çok şey var. Ancak şu kadarını belirteyim: Quentin Tarantino'nun yaptığı Kill Bill filmlerinde Uma Thurman'ın canlandırdığı esas karakter Beatrix Kiddo'nun giydiği sarı kostüm, aslında Bruce Lee'nin Ölüm Oyunu filminde giydiği kostümdür ki... burada Quentin Tarantino, Bruce Lee efsanesine bir selam göndermiş, adeta saygı duruşunda bulunmuştu.

Ve tabii bir de 2019 yılında yayınlanmaya başlayan Warrior dizisinden bahsetmek gerek. Bu dizi 1870'li yıllarda San Francisco'da geçen bir takım olayları anlatıyor. Bu dizinin yapımcısı Shannon Lee bizzat Bruce Lee'nin kızı olduğu gibi, dizinin afişlerinde Warrior dizisinin Bruce Lee'nin yazdıklarına dayanılarak yapıldığı belirtilmekte. Dizinin ilk iki sezonunu ilgiyle izledim. Yeni sezonları çıkarsa onları da izlemek niyetindeyim.

Bruce Lee 33 yaşındayken garip bir şekilde öldü. Ölümü üzerine pek çok hikaye anlatılır.

Bilinen şu ki: 20 Temmuz 1973 akşamı eşiyle dışarı çıkmak üzerelerken Bruce Lee kendisini yorgun hissettiğini söylemiş ve eşinin verdiği uyku ilacını alarak 'biraz dinlenmek üzere' yatağa uzanmıştı. Bir daha uyandırılamadı. Eşi durumu farkedip ambulans çağırdığında Bruce Lee hala yaşıyordu. Hastaneye ulaştırıldıktan kısa bir süre sonra 'beyin ödemi' nedeniyle öldüğü açıklandı.

Fiziksel durumu çok iyi olarak bilinen Bruce Lee'nin 33 yaşında birden ölüvermesi hayranlarını kuşkulara yöneltti. Ölümünün 'doğal sebeplerden kaynaklanmadığı' iddia edildi.

Kimisi bunu 'evinde Feng Shui'nin yanlış uygulanması neticesinde kötü ruhların marifeti' olarak yorumlarken, kimisi eşinin ona verdiği uyku ilacını ölüm sebebi olarak gördü.
(Çocukluk arkadaşlarımdan duyduğum hikaye ise, 'dövüş sırlarını Batılılara vermesi nedeniyle' Çin mafyası tarafından öldürüldüğü yolundaydı)

Bruce Lee'nin oğlu Brandon Lee de 31 Mart 1993'te 'The Crow' filminin çekimleri sırasında kaza kurşunuyla öldüğünde yalnızca 28 yaşındaydı. Gel de 'karanlık ve mistik' bazı güçlerin işin içinde olabileceğini düşünme!

Baba Bruce Lee ve oğlu Brandon, Seattle'da Lake View mezarlığında yanyana yatıyorlar. Biz geride kalanlar ise çocukluk anıları, sinema, felsefe, hayat ve ölüm hakkında konuşmaya devam ediyoruz işte.